Chapter 3:

Ch 2 - Tur - Değişim.

Canhıraş


Günümüz.

Prensesin 5 yaş partisinden dönmüşlerdi. Eren'in yüzünde üzgün bir yüz ifadesi vardı babasının söyledikleri onu oldukça etkilemişti. Evlerine gittiklerinde hiç zaman kaybetmeden yatağına girip uyumuştu.

Eren normal bir şekilde uyuyordu, yatağının hemen yanında bir adam belirdi. Oldukça ince ve zayıf gözüküyordu ve yüzünü gizlemekteydi. Elini havaya kaldırdı, mavi renkte çok hafif parlayan bir çubuk belirdi elinde. Eren'e doğru savurdu. Eren anında kafasını çekti ve saldırıyı savuşturdu. Saldırısı yastığa vurdu ancak bu saldırının hiç büyü kullanılmadan yapıldığı belliydi, hiç mana sezmiyordu Eren. Saldırı yatağın bir kısmını paramparça etti. Neye uğradığını şaşırmıştı Eren. 2 ay boyunca çalışmıştı, vücudu oldukça yapılı bir hale gelmişti ayrıca sezgileri gelişmişti ancak uyanmasının ve saldırıyı savunabilmesinin tek nedeni birkaç gün önce en yakın arkadaşının verdiği büyülü bir eşya idi. Kendini ne kadar geliştirmiş olsa da suikastçı kendini çok iyi gizliyordu.

Kostümlü adamın bir suikastçı olduğu bariz bir şekilde belliydi. "Ama kim beni hedef alır ki?" Diye düşünüyordu Eren. Ancak düşünmeye zamanı yoktu. Karşısındaki adam hiç büyü kullanmadan yatağını paramparça edecek kadar güçlü bir saldırı yapmıştı. Ona karşı en ufak bir şansı bile yoktu, tek çare kaçmaktı. Tabii ki Eren bunun farkındaydı. Tüm gücüyle kaçmaya başladı.  

Suikastçı oldukça şaşırmış gibi duruyordu, ayrıca hareketleri de oldukça yavaştı. Bu fırsatı kaçmak için kullandı Eren, tüm manasını bacaklarına dağıttı. Koşu hızı bir miktar artmıştı, ancak yaklaşık beş saniye boyunca manasını kullandıktan sonra manası büyük bitmişti ve eski hızına dönmüştü. Ancak suikastçı' dan oldukça uzaklaştığı için durup dinlenmeyi seçti, manasının çoğunu harcadığı için oldukça yorulmuştu. Etrafına hiç bakmadan kaçtığı için nereye kadar geldiğini fark etmemişti, mutfaktaydı. Mutfak tezgahının üstünde yarısı dolu bir içki şişesi buldu ve eline aldı.

Bir plan yapmaya çalışıyordu Eren. Daha düşünmesine fırsat olmadan suikastçı yanına gelmişti. Bir anlık panik ile şişeyi suikast'çının üzerine fırlattı. Adam saldırıyı savuşturma gereği bile duymadı, şişe üstüne çarpmış ve paramparça olmuştu ancak üstünden en ufak bir yara bile yoktu. Eren yine kaçmaya başladı artık tüm gücü ile bağırıyordu ve yardım istiyordu ancak hiçbir tepki yoktu. Açık bir cam gördü, cama doğru koştu ve sıçradı. Adam bunu fark ettiğinde yan cebinden bir bıçak çıkardı ve Eren'e fırlattı. Eren tamamen savunmasızdı. Bir kuş sesi duydu, kuş oldukça garip görünüyordu bu iki aylık sürede neredeyse her konuda araştırma yapmıştı ancak daha önce hiç böyle bir kuş görmemişti.    

Bıçak kuşa saplandı. Ancak şaşırtıcı şekilde hiç kan gözükmedi. Şans tanrısının yanında olduğunu düşündü. Eren neler döndüğünü anlamıştı, geriye kalan son mana parçası ile yaklaşık bir kibrit ateşi büyüklüğünde bir ateş yarattı ve suikastçı' ye doğru ateşledi. Suikastçı' dan hiç büyü gücü hissedememesinin nedeni giydiği kıyafette saklıydı. Kıyafeti onun manasını gizliyordu, bu niteliklere sahip olan tek şey ise bir Aracne' nin ağlarından yapılmış iplik kullanmaktı. Aracne ipliği manayı bastırabilme özelliğine sahipti ve oldukça dayanıklıydı ancak çok büyük bir zayıflığı vardı ateş. Bu yaşananlar bir saniyeden daha kısa sürede gerçekleşmişti, adam daha tepki veremeden Eren'in büyüsü ona ulaşmıştı ve üstüne dökülen şarap ile birlikte kıyafeti yanmaya başladı.

Çok fazla mana kullanmasından dolayı Eren bilincini kaybetti ve binadan aşağıya doğru serbest bir şekilde düşmeye başladı. Başka garip görünüşlü birkaç kuş gelip Eren'in düşüşünü yavaşlattılar ve çok fazla zarar almamasını sağladılar.